Ana içeriğe atla

Kayıtlar

Nisan, 2021 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
  SAATLER VARDI   Saatler vardı, hatırlıyorum. Aynı göğün altında, Güne tabii olmayan, Kendine ait saatler. Şeftali kokarlardı bazen, Bazen deniz. Bazen kuş dilinde konuşurlardı, Bazen rüzgar. Yakalayıp cebinize koymak isterdiniz kimini, Kimini yüreğinize.   Saatler vardı, Aynı kıyıda, Geceye tabii olmayan, Kendine ait saatler. Yakamoz ışığında bazen Bazen zifiri karanlık. Bazen bir uğultu olurdu şarkısı, Bazen çakıllardan çekilen dalganın sesi. Kiminde bir ömür geçirmek isterdiniz, Kimini öpüp, denize bırakmak, Hep sevdiğiniz sularda kalsın diye.   Saatler vardı, Güneşli kıyılarda, Yaşadım dediğiniz, Üstüne basa basa.                                                Temmuz 2017
  Yazıp çiziyorum çünkü içimin hassas ayarı yazıp çizmeme bağlı, hep öyleydi. Herkes hayatı su içer gibi kotarırken, ben penceremden bakıp aynı şeylerin benim için bunca düşündürücü, bunca katmanlı ve karışık olmasına şaşarım. Benim de bir ağaca bakıp yalnız ağacı, göğe bakıp yalnız maviyi görebilmeyi, bir öğle sonrası içim geçip de koltuklarda uyuyakalabilmeyi istediğim olur. Ama genellikle ağaç, gövdesinden ve yeşilinden fazlası, gök bir dolu hatıranın taşıyıcısıdır ve öğle sonraları uyunamayacak kadar düşündürücüdür. Hâl böyleyken yazıp çizmek kaçınılmaz olur. Söz biter, resimler imdada yetişir, bazen imge göstermez yüzünü, o zaman sözler yardıma gelir. Eğer ille de o koltukta uyuyacağım diye diretirsem – ki bazen böyle uzun inat dönemlerim olur ve hatta iş kendini inkara kadar varır -- içimin zembereği atıverir. Çatılan binalar yıkılır, ortalık toz duman, yollar görünmez görür.   O zaman söz ile, imge ile her şeyi yeniden inşa etmek gerekir, üstelik temeli bir öncekinden d...
  Annem tam bir yıl önce, artık rahata ererim deyip son büyük sorumluluğu olan dedemi yolculadıktan beş gün sonra Covid sebebiyle öldü. Öfkem acımla yarıştı, öfkem kimi vakit acımı aştı. Bu memleketin çile çekmeye, fedakarlığın kaçınılmazlığına inandırılan kadınlarındandı annem, anneannem, onun annesi, teyzelerim, büyük teyzelerim... Yaşadım demeden ölen kadınların coğrafyasıydı burası. Çok okumuş, çok düşünmüş, kendince çok yaşamış olan bizlerin de içinde yankılanır zaman zaman o çileli türküler. Analığımızdan, kadınlığımızdan hep bir çile, feda dumanı yükselir, yükselir de o duman uzaktan kutsal bir hale sanılır. İşin tuhafı bize de bazen öyle gelir. Gerçekten gerektiğinde içindeki gücü bulup dağları devirebilen, direnebilen, sabredebilen, doğuran, yaşatan kadınlar, yaratılmış kederlerden, kendini hiçe saymalardan, yaşamadan ölmelerden kurtulsun dileğiyle yazılmıştır. ANNEM   Yalnızız acımızda, yalnızız yatağımızda ve Asya’nın tüm ücra kasabalarında tozlu yol aynı ...